Grinin Elli Tonu orjinal adıyla Fifty Shades of Grey yeri yerinden oynatan, sinema kapılarında uzun kuyruklar oluşturan, açılış haftasında yüksek hasılat yapan filmi ben de sadece bu sansasyon için izlemeye değer buldum.
Bu kadar yüksek beklentiye yol açmış filmin de en az yarısı kadar beklentiyi karşılayabileceğini düşünerek...
Filme geçmeden uyarlandığı romandan kısaca bahsederek, ufak bir bilgilendirme yapmanın daha iyi olacağını düşünüyorum.
İngiliz yazar E. L. James'in yazdığı Fifty Shades of Grey "erotik" olarak tanımlanan bir aşk romanı. Kitap dünya çapında 37 ülkede 70 milyonun üzerinde satmış; pek çok ülkede de en çok satanlar listesinin başına yerleşerek Harry Potter serisini aşıp en hızlı satılan kitap serisi olma ünvanını kazanmıştır. Kitaplar Fifty Shades of Grey & Fifty Shades Darker & Fifty Shades Freed üçlemesi olarak yayımlanmıştır. İlk kitabın anlatıldığı film uyarlaması ise 13 Şubat 2015'te vizyona girmiştir.
Filmi izlemeden önce farklı bir bakış açısıyla yaklaşabilmek adına sansasyonel kitabı okuyarak başladım. Bitirdikten sonra evet doğruymuş dedim, bu bahsedildiği gibi bir erotik roman. Fakat, içinde sadece erotik ve sadistik duyguların çok ötesinde büyük ve tutkulu bir aşk hikayesi barındırıyor. Bir dramaya yedirilmiş, iki zıt dünyadan gelen insanın tüm ruhlarını sarmalayan bir aşk hikayesi. Filmin ardında yatan büyük beklentiyi de böylece anlamış oldum.
Filmin çekilmeye başlanacağının duyurulmasından itibaren film hakkındaki spekülasyonlar da sürekli artarak devam etti. Filmin başrolleri için öngörülen oyunculardan tamamen farklı bir seçimde karar kılındı. Başroller için class="itemprop" itemprop="name" style="background-color: #fbfbfb; text-decoration: none;">Jamie Dornan class="itemprop" itemprop="name" style="background-color: #fbfbfb; text-decoration: none;">ve class="itemprop" itemprop="name" style="background-color: #f6f6f5;">Dakota Johnson 'ın seçilmiş olmasını kendi adıma çok başarılı bulurken keşke aynı şeyleri filmin tümüyle ilgili söyleyebilseydim demekten kendimi alamadım.
Sözlerime sert bir eleştiri yapacağımı söylerek başlamalıyım.
İlk olarak bu "film" aslında bir film değil. Peki ne? Farklı, kısa, anlamsız sahnelerin birleştirilmesinden oluşan ve sürekliliği olmayan sahneler bütünü. Filmde hiç şaşmayan şey birbirlerinden kopuk ve anlamını yitirmiş sahneler. Tam ne olduğunu anlamaya çalışırken birden alakasız bir sahneye geçilmesiyle "Eee ne oldu şimdi de bu sahneye geçildi?" düşüncesi aklınızdan sıklıkla geçmekte. Kurgu sıfır, kitapta verilen duygunun onda biri yok, ruh yok, çekimler kötü, oyunculuk vasat, yönetmen başarısız...Bu liste böyle sürüp gider. Büyük beklenti yaratan kitabın ardından çekilen filmin bu kadar eleştirilmesinin baş sebeplerinden birisi filmin tüm duygulardan yoksun olarak çekilip işlenmesi. En ufak bir duyguyu aksettiremiyor izleyenlere. Ne şiddet, ne öfke, ne aşk, ne üzüntü, ne heyecan hiçbiri. Karakterlerin yaşadığı tüm duygular es geçilmiş. Bir insandan ziyade bir robot gibi dersem abartıya kaçmamış olurum.
650 sayfalık yoğun duygularla ve ince detaylarla dolu bir kitabı 2 saat 5 dakikalık bir filme indirme çabası ve bunu da sansür adı altında 20 dakika daha keserek bir izleyiciye sunulması zaten derme çatma yapılmış filmin izleyicilerce yerden yere vurulmasına yol açmış. Neticede hem kitap hem oyuncular hem de büyük beklentide olan izleyiciler açısından başarısızlıkla sonlanan bir proje olmuş olmuş.
Filmin konusunu çok kısa anlatacağım, çünkü merak edenlerin kitabı okumalarını tavsiye ediyorum.
"Edebiyat son sınıf öğrencisi Anastasia, en yakın arkadaşının ricasını gerçekleştirmek üzere şehrin en zengin ve güçlü adamlarından biri olan Christian Grey ile 10 dakikalık bir röportaj yapacaktır. Christian Grey'in ofisinden girdiği anda ona karşı hissettiği çok güçlü ve onu çaresiz bırakan çekimine kapılır. Tam anlamıyla çarpılmıştır. Son derece soğuk, kibirli ve inanılmaz yakışıklı olan Bay Grey'de bu güzel ama masum kızı kendisinin de anlamlandıramadığı bir şekilde tekrar tekrar görmek isteyecektir.
Bay Grey'in cazibesine kapılan Ana'nın bilmediği şey onun sahip olduğu sadistik zevkleridir. Masum Ana, Bay Grey'in isteklerine nasıl yanıt verecektir. Sadece yakınında olabilmek için kabul edeceklerinin sınırı nedir? Hakim - itaatkar ilişkisinde büründükleri roller ne olacaktır?"
Olayı toparlayacak olursak film tüm yapımcıların, reklamcıların, pazarlamacıların bildiği ve kullandığı kalıplaşmış bir düşünce üzerine dönüyor aslında cinsellik satar! Bu film iyi ya da kötü olmasının çok dışında bu sözün haklılığını bir kez daha kanıtladı.
Her şeye rağmen yine de izlemek isteyenler için iyi seyirler dilerim...