4 Mayıs 2015 Pazartesi

Avengers: Age of Ultron - Yenilmezler: Ultron Çağı (2015)

Avengers: Age of Ultron, bir süper kahraman filmi!

Yazıma sizi okurken düşündürecek belki de filmi izleme kararınızı etkileyecek bir kaç soruyla başlamak istiyorum.


Süper kahraman & bilim kurgu filmleri size göre mi?


Çizgi roman sever misiniz?


Marvel Comics'in DC Comics'den daha mı iyi olduğunu düşünüyorsunuz?


Aksiyonun sürekli olduğu filmler sizin için iyi film klasmanında mı?


Aksiyon seviyorsanız, konunun orjinal ve derin olması önemli mi?


Hayırlar çoğunluktaysa filmi izlemeden önce bir kez daha düşünün derim...


2012 yılında izlediğimiz ;The Avengers filminin devamı olarak çekilen, üç yıldır merak edilen film büyük beklentiyi karşıladı.


Başından sonuna temposunu koruyan, konusunu da bu heyecanlı kareler içine sığdırabilmiş, her yeni bölümde çizgi roman serisine bir adım daha yaklaşan "süper kahraman, bilimkurgu, aksiyon, fantastik, macera belki bir tutam da komedi" filmi.


Süper kahramanınların karşısına çıkacak düşman bitmez tükenmez.


Bu filmin kötüsü bilim kurgu senaristlerinin en sevdiklerinden olan yapay zeka fenomeniyle bir kez daha karşımıza çıkıyor.


Tony Stark bir önceki maceradan ders almış olarak dünyayı tamamen güvenli bir yer haline getirmeye çalışırken o esnada Dr.Bruce Banner ile yarattıkları Ultron'a karşı tüm kahramanların birleşerek büyük bir mücadeleye girmeleri gerekiyor. Ultron'un yapay zeka olarak amacı global internet ağına sızarak insanlığı yok edip dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek. Konunun temel noktası da bu aslında. İnsanoğlu gerçekten kendi türüne ve tüm dünyaya acıması olmayan, kendi sonunu yine kendi eliyle getirecek olan bir canlı türü mü? Dünya asıl kimden korunmalı?

Ultron'un sahip olduğu yapay zeka ile yapabileceklerinden çok azını kullandığını görüyoruz. Aslında çok derin bir alanı olan yapay zeka kısmı biraz hafif geçilmiş. İzleyenlerin genel kanısına ben de katılıyorum, evet kötü karakter yeterince kötü değil. Güçleri savaş sahnelerini harika bir görsel şölen olarak izlememize yol açarken, karanlık yönü çok belirsiz yansımış filme.


Komutanlık görevi Steve Rogers; Captain America
 ve Tony Stark; Iron Man arasında bölüştürüldüğünden diğer kahramanlar senaryonda kısmen geri planda kalıyor.Çok fazla kahramanı aynı filmde topladıkları için her birine aynı derecede zaman ve önem verilemediği açıkça görülse de, kısıtlı bir zamanda bundan fazlasının yapılması çok da olası değil. Tek bir kahramanın üzerinden yürüyen bir senaryo ile onlarca kahramanın olduğu bir filmdeki yoğunluk elbette ki eşit tutulamaz, özellikle de hepsine ayrı bir yer vermeye çalışılıyorsa. Serinin bir filminde iki tanesi öne çıkarken diğerinde başka iki tanesi çıkacaktır. Bu bakımdan en iyisi onun rolü az, bunun etkisi çok diye düşünmeyip filmin bütüne bakıp keyif almak.

Güzel bir kadın olması bir yana kendisini bu karaktere adapte edemediğim Black Widow - Natasha Romanoff (Scarlett Johansson) ve Hulk;- Bruce Banner (Mark Ruffalo) arasındaki duygusal ilişki öne çıkarılmış. Ufak çapta bir aşk hikayesi, inceden bir hoşluk da olsun diye senaryoya eklenmiş.


Hawkeye'ın özel hayatının anlatıldığı bölümler filmin durağan kısımlarını oluşturan bölümlerinden.;Thor'un (Chris Hemsworth) çekicine ayrılan yer ise karakterin kendisine ayrılandan fazla gibi. İlk filmden alışık olduğumuz esprilerle doldurulmuş diyaloglar bu filmde de tam gaz devam ediyor. Esprilerin en can alıcılarının Thor'un üzerinden yürümesiyle kahraman kendine filmde ayrı, akıllarda kalıcı bir yer buluyor.


Ekibe yeni katılan Maximoff ikizleri Pietro Maximoff Quicksilver (Aaron Taylor-Johnson) ve Wanda Maximoff  Scarlet Witchetki alanları farklı iki karakter olarak karşımıza çıkıyor. Quicksilver'ın hız efektinin Flash'dan çok fazla esinlenildiğini görüyoruz ve yazık ki bize fazlasını veremiyor. Quicksilver; X-Men: Days of Future Past filminde olduğunun yarısı kadar bile etkileyici değil.


Wanda Maximoff Scarlet Witch canlandıran Elizabeth Olsen son derece başarılı bir seçim olmuş. Doğa üstü yetenekleri filmin aksiyon sahnelerini görsel olarak güçlendirirken, aynı zamanda karakterlerin hayal dünyalarına girerek, her birinin geçmişi ve anıları hakkında ufak ipuçları almamızı sağlıyor.

Diğer yeni karakter Vision'ın (Paul Bettany) bu filmde çok büyük etkisi olmasa da, devam filmi için hazırlandığını ve ilerleyen bölümlerde daha çok izleyeceğimizi görüyoruz.

Joss Whedon'ın kaleme aldığı ve yönetmenliğini yaptığı filmin çekimlerine Shepperton Stüdyoları'nda başlanıp, ek sahneleri İtalya,;Güney Kore, Güney Afrika, Bangladeş ve İngiltere
'nin çeşitli bölgelerinde çekildiğinden film görsel bir ziyafet olarak izleyiciye sunulmuş.

Çok uzun olan kovalamaca ve savaş sahnelerini izlerken, savaşın hızından dolayı göz takibini anlık kaybetmeniz olası. Kim kime vuruyor, kim kimden kaçıyor derken kahramanlar bazen karışabiliyor.


Aksiyonu, heyecanı, oyuncu kadrosunu, inanılmaz görsel efektleri de eklediğimizde tam anlamıyla keyif veren bir film.


İyi seyirler:)


P.S.


Film bitip yazılar geçtikten sonra izlemeye devam edin, bir sonraki bölümün ipucunu bulacaksınız.;